Diyarbakır denilince ilk akla gelen şey; gidilesi ve görülesi olamayacak kadar gereksiz, ülkenin en olumsuz şehri olarak düşünülür. Zira medya bu şehri bize hep böyle tanıtır. Ben de aynı düşünceye sahiptim ki vatani görevimi yapmak için Diyarbakır'a gitmek zorunda kalana kadar. Görev kutsaldır düşüncesiyle çıktığım bu yolda, nelerle karşılaşacağımı bilmeden, düşünmeden vardım sonunda namıdiğer Amed şehrine. Yabancısı olduğum hiç bilmediğim, görmediğim bu şehirde bana misafirperverliğini göstermek için bekleyen bir Diyarbakır'lı vardı. Bir akrabamın uzaktan bir tanıdığı olan ve benim hayatımda hiç görmediğim, tanımadığım, tanışmadığım bu Diyarbakır'lı beni öyle bir sıcak karşılamıştı ki kendimi şaşırmaktan alıkoyamadığımı itiraf etmeliyim.
İlk günümdü ve vaktim çok kısıtlı olduğu için Diyarbakır'ı pek bir tanıma fırsatım olmamıştı. Bu samimi ve sıcak kanlı Diyarbakır'lı elinden geldiğince misafirperverlik göstererek benim ve yol arkadaşımın gönlünü kazanmayı layıkıyla başarmıştı. Ben olumsuz düşüncelerle geldiğim bu şehre, samimi ve sıcak bir intiba ile merhaba demiştim. Hiçbir karşılık beklemeden bizi gezdiren, yediren ve sonrasında birliğimize teslim eden bu yüreği güzel Diyarbakır'lı abimizide buradan hayırla yad edelim.
Diyarbakır - Ofis |
Ofis; Diyarbakır'ın en modern, çağa ayak uyduran, ticaretin nabzının attığı bir yer olarak tasvir edilebilir. Bu bölgede genellikle büyük markaların şube ve mağazalarını bulabilirsiniz. Alışveriş, konaklama, yeme-içme gibi ihtiyaçları rahatlıkla karşılayabileceğiniz bir yerdir. Modern cafeler, oyun salonları sizi şaşırtabilir. Etrafta çok fazla kaçak ürün satışı oluyor bunlarada kendinizi alışmış olarak bulacaksınız bir süre sonra. Bu arada Diyarbakır'da birkaç tane büyük AVM gördüğümde de çok şaşırmıştım ki bunu da belirtmeden edemicem. Gerçektende bu şehir doğunun Paris'i ünvanını fazlasıyla hakediyor. Fakat asıl anlatılması gereken bu klasik şehir merkezleri değil bence o Diyarbakır'ın tarihi dokusu çok ama çok önemli.
Diyarbakır - Dağkapı |
Bu tarihi handan içeriye girdiğinizde onlarca kahvaltı mekanı bulabilirsiniz. Eğer kalabalık bir grupsanız size özel tahsis edilen odalarda, yer sofrasında geniş ve ferah bir şekilde kahvaltınızı edebilirsiniz. Bu kahvaltı sofralarında ise yok yok. Tadı damağımda iz bırakan bu kahvaltı kültürü için bile Diyarbakır'a gidebilirim. Kahvaltınızı bitirdiniz, sohbetlerinizi ettiniz ve neredeyse öğlen oldu artık biraz çıkıp dolaşmanın vakti geldi. Yakınlarınız için birşeyler bakmak isterseniz yine Hasanpaşa hanı içerisinde Diyarbakır'a özgü hediyelik eşyalar bulabilirsiniz.
Diyarbakır - Hasanpaşa Hanı |
Diyarbakır - Ulu Camii |
Diyarbakır - Dört Ayaklı Minare |
Şeyh Mutahhar ( Dört Ayaklı Minare ) Camii örneğine belkide hiç rastlayamayacağınız bir yapıdır. Bu camiinin özellikle dört ayaklı minare olarak anılmasının sebebi ise camiden çok minarenin ön plana çıkmasından kaynaklanmaktadır. Minare camiden ayrı olarak yapılmış. Camiinin bahçesinin dışında kapı girişi gibi bir işlev görmektedir. Bu minare 4 sütun üzerine inşa edilmiş değişik bir İslami yapıdır. Görenleri hayretler içerisinde bırakan bu minare fotoğraf çekilmek için en uygun yer diyebilirim. Manevi hazzın yanında ziyaretçilere görsel bir şölen sunan bir yapı. Bu yapı ise yaklaşık olarak bin yıllık bir tarihi geçmişe sahiptir. Yanılmıyorsam minarede hafif bir meyil bulunmaktadır. Eğer Diyarbakır'a yaz mevsiminde gittiyseniz yoğun sıcaktan bunalabilir ve yorgun düşebilirsiniz.
Gezimize ara verip biraz dinlenmeyi hakettik. Yorgunluğumuzu atabilmenin en güzel yolu ise kahve içmek olacaktır. Kahve denilincede ilk aklıma gelen yer hiç şüphesiz Sülüklü Han.
Diyarbakır - Sülüklü Han |
Diyarbakır - Meryem Ana Süryani Kilisesi |
Diyarbakır - Surp Giragos Ermeni Kilisesi |
Surp Giragos Ermeni Kilisesi yada halkın andığı diğer adıyla Ermeni Kilisesi; Meryem ana kilisesi kadar sıcak bulmasamda çok derin bir tarihe dayanan mimari bende ilgi uyandırmadı diyemem. Müslüman yada hristiyan onlarca topluluğu görmüş geçirmiş bir mimari. Sizleri farklı bir atmosfere taşımıyor değil. Ermeni Kilisesinin bahçeside çok hoştu. Sanırım faal olmayan bir anda gitmiştik pek kimse yoktu etrafta. Gözlemlediğim kadarıyla bahçesinde açık hava cafesi mevcut. Bu cafe açıkçası hoş bir görünüm katmış kiliseye. Burada da biraz dinlenerek gezimize son vermiş bulunuyoruz.
Bütün gün gezmenin yorgunluğunu üzerimizden atmak ve açlığımıza derman bulmak için en ideal mekan ise son olarak Dağkapı Ciğercisi. Bu mekanda hic tatmadığınız farklı lezzetlere de tanık olabilirsiniz. Ve kendilerine has çaylarını yudumlarken de ayrı bir keyif alacağınızı söyleyebilirim. Diyarbakır'da gezdiklerim, gördüklerim, yaşadıklarım bunlardı. Eğer yolunuz, olurda Diyarbakır'a düşerse bu anıları edinmeden bu şehri terketmeyin derim...
Yazan: Ö.FIRTIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder